Balıkçılıkta Bilimsel Yaklaşıma Bir Örnek
Gökkuşağı cinsi alabalık dünyada ve ülkemizde yetiştiriciliği en yaygın olan alabalık türüdür. Gökkuşağı alabalığı 10-11 ayda porsiyonluk ölçüsüne yani ortalama 250 gr ağırlığa ulaşabilmektedir. İdeal yetiştirme sıcaklığı 14-17 derece dolaylarıdır.
İyi kalitedeki bir kg. yapay yem ile bir kg. canlı ağırlık artışı sağlanabilmektedir. Bu verim düzeyine ıslah ve yem kalitesinin yükseltilmesi ile ulaşılmıştır. Gökkuşağı evcil bir balık türüdür. Diğer kültür alabalıklarına oranla daha dayanıklıdır.
Alabalık havuzlarının betondan yapılması tercih edilir. 1 m2 su alanında 15-20 kg. alabalık yetiştirilebilir. Uygun yetiştirme ve bilinçli bir planlama ile de yıl ortalaması olarak 1 m2 de 30 kg balık yetiştirmek mümkündür.
Bir kg ağırlığındaki bir dişi alabalık 1600-2000 adet yumurta verebilir. Alabalık yumurtaları 4-5 mm. çapındadır. Ülkemizde yetiştiriciliği yapılan gökkuşağı alabalıklarının yumurtalarından yavru çıkışı 14-15 derece su sıcaklığında 21 gün sürer. Suyun daha soğuk olduğu çiftliğimizde ise bu süre bir miktar uzar. Örneğin su 12 derece ise 26 gün, Ceyhan Nehrinin kaynağı olan Akdere’de (10 derece) ise 30 günde yavru çıkışı tamamlanır. Bazı yayınlarda yumurtalardan yavru çıkışı derece/gün olarak belirtilir. Bu yöntem ile işletmemizde kaç günde yumurtadan yavru çıkacağını basitçe hesaplayabiliriz, örneğin, gökkuşağı alabalıklarında 300 derece gün, kahverengi alabalıklarda ise 400-450 derece gündür. Diyelim ki Gökkuşağı alabalığı yetiştirilen işletmemizde kuluçkalarda kullanılacak suyun sıcaklığı 14°C dir. Bu zaman 300/14=21-22 günde yavruların yumurtadan çıkacakları hesaplanır.
Erkek alabalıklardan sağımla alınan üreme hücreleri topluluğuna süt tabir edilir. Bu sütün 1 cm3 ünde milyonlarca erkek üreme hücresi olan spermatozoid bulunur. Bir erkek balıktan bir mevsimde 1 kaç kez süt alınabilir. Bu nedenle bir işletmede dişi balık sayısının 1/3 ü oranında erkek balık bulundurmak yeterli olabilir. Normal besi koşullarında bir erkekten iki haftada bir süt alımı mümkündür.
Yumurtlama zamanında dişi alabalıkta karın şişkin, anüs kızarık, yuvarlakça ve dışa doğru çıkıktır. Erkek balıkta ise karın düz yapıdadır. Erkek balığın karnına yandan hafifçe basılınca beyaz renkli süt çıktığı görülür. Erkeğin rengi üreme zamanında parlaklaşır ve kızıllaşır. Yaşlı erkeklerde ağız ucu üste doğru kıvrıklaşır. Bir işletmede 1.000.000 adet yumurta üretimi için 750 kg. damızlık balık bulundurmak yeterlidir.
Yumurta ve yavru üretimi.
Yumurta sağımından 1-2 ay önce yemleme azaltılır. Yumurtlama dönemi yaklaştıkça balıkların suyun geldiği yerde toplanma eğilimleri artar. Bu dönemde yemlemenin kesilmesi gerekir veya verilen yem miktarı azaltılır. Ayrıca erkek dişi ayırımı yapılarak özel olarak hazırlanmış ve temizlenmiş havuzlara konulur. Verimli bir yumurta alımı için, bir yıl önceden başlayan yemlemenin kalite ve miktar bakımından en yüksek düzeyde tutulması çok yararlı olacaktır.
Doğal yem yiyen balıklarda yumurta rengi pembe kırmızı, yapay yemle büyütülen balıklardan elde edilen yumurtaların rengi ise soluk beyaz veya az sarımsı olur. Fakat her iki renk yumurtadan da başarılı şekilde yavru üretilebilir.
Damızlık balıkların beslenmesi devamlı olmalıdır. Kesik kesik beslenen ve düzenli gelişme kazandırılmayan balıklardan iyi bir damızlık özelliği beklenemez.
Damızlıkta kullanılacak dişi balıkların 3-4 yaşında olması en uygunudur. Fakat, iyi beslenmiş iki yaşlı balıklardan da başarı ile yumurta elde edilebilir. Erkek balıkların ise 2-4 yaş arasında olması istenir. Fakat, gerek erkek, gerekse dişilerde 350 gr.’ı geçen balıklardan da damızlık olarak yararlanılabilir. 6-7 yaşını geçen balıklar ise damızlıktan çıkarılmalıdır. Çünkü bu balıklarda kısırlık artar ve yumurtalarda döl tutma oranı yarı yarıya azalabilir. Balığın ağırlığı arttıkça yumurta büyüklüğü ve elde edilecek yumurta sayısı da artar.
Üreme Zamanı
Alabalık türlerine göre değişebilir. Gökkuşağı alabalıklarında genel olarak Ocak, Mart ayları arasıdır.
Üreme zamanı bölgelere ve iklime göre de fark eder. Suyun kuvvetli akışı da etkili olur. Güçlü ve akıntılı sularda bulunan balıklarda üreme zamanı daha erkendir Balıkların sağlığı ve iyi bir yemleme de üreme zamanının erken oluşmasında etkendir Yapılan çalışmalar balık yaşının üreme zamanını etkilemediğini ortaya koymuştur.
Üretim
Üretim zamanı gelince ilk yapılacak iş erkek ve dişi balıkların ayrılmasıdır. Havuzlardaki tüm balıkları kısa sürede yakalamak için balık yakalama arabasına sahip olunması çok yararlı olacaktır Ayrılan dişi ve erkek balıklar ayrı küçük havuzlara alınırlar. Bu havuzlar dölleme işleminin yapılacağı binaya yakın olmalıdır. Havuzların derinliği 0.75-1 m., uzunlukları 2-3 m., genişlikleri de 1 m. dolayında olmalıdır. Böylece işlem sırasında balıkların yakalanması kolay olacaktır. Bu havuzların dip kısmında çakıl veya bitki bulunmamalıdır. Çünkü, balıkların yumurta bırakmalarına etken olacak bir ortam yaratılmış olur. Beton ve düz olarak yapılmış olması en uygunudur. Bu havuzların üst kısmı ağ ile kapatılmalı veya kenarları balıkların sıçradıkları zaman kaçamayacakları kadar 30-40 cm yüksek olmalıdır. Yumurtlama zamanı gelen balıklarda suyun geldiği yöne doğru gidebilme amacı ile zıplama eğilimlerinin arttığı görülür. Damızlık balıkların tutulduğu bu havuzlara mümkün olduğu kadar bol su verilmelidir. Böylece cinsel olgunluğun, hızla gelişmesi sağlanabilir. Fakat akıntının çok fazla olması da doğru değildir. Yumuşak ve balıkları sürüklemeyen bir akıntı sağlanmalıdır. Havuzlara konulan damızlık balıklar her hafta kontrol edilerek yumurta alım zamanının gelip gelmediği izlenmelidir. Böylece en uygun yumurta alım zamanı kolaylıkla saptanır ve sağım işlemine geçilebilir. Eğer dişi balığın karnı şiş ve az bir basınç ile anüsten yuvarlak olgun yumurtalar çıkıyor ise yumurta alım zamanı gelmiş veya çok yakınlaşmış demektir. Erkeklerde ise üreme zamanı süt kremsi beyaz renktedir. Kötü süt sulu görünümdedir. Üreme zamanı değil ise erkeğin karnına basılır ise süt gelmeyebilir veya az gelir.
Dişi balıklarda olgun yumurtalar yuvarlaktır. Yumurta olgun olarak 8-10 gün kalabilir. Fazla olgunlaşan yumurtalardan çoğunlukla erkek balık çıkar ve bunların bir kısmında da kötü özellikler görülebilir. Döllenme oranı da düşebilir. Gerek döllenme, gerek döllenmeden sonra kuluçkalama da, gerekse yumurtadan yavru çıktıktan sonra ölüm oranı yüksek olabilir. Bu nedenle sağım işleminin devamlı kontrol edilerek zamanında yapılması çok önemlidir. Elde edilecek sıhhatli yavrulardan ileride sıhhatli balıklar yetiştirilebileceği unutulmamalıdır. Ayrıca yumurtalar daha olgunlaşmadan sağım yapılır ise aynı aksaklıklar izlenebilir
Eğer dişi balıktan bir yıl yumurta sağılmaz ise balık bu yumurtaları kendi vücudunda eritir ve absorbe eder. Bu durum kısırlığa neden olur. Bu nedenle dişi balıkların yumurtasından yararlanılsın yararlanılmasın her yıl mutlaka sağılmalı ve yumurtalar alınmalıdır.
Sağılan yumurtaların içerisinde kırık yumurtaların proteinlerini uzaklaştırmak için yumurtaların izotonik eriyik içerisinde yıkanması gerekir.
Biraz bikarbonat ilavesi ile su Ph’sının 7’ye ayarlanması gerekir. Sağılan yumurtaların bu izotonik su ile yıkanmasından sonra dölleme işlemine geçilir.
İki veya dört dişinin yumurtası aynı kaba sağıldıktan sonra yumurta üzerine iki erkeğin sütü sağılır. Erkek balık da sağılmadan önce kurulanmalıdır, özellikle kuyruk kısmında ve anüse yakın kısımlarda damlayacak su kalmaması gerekir. Çünkü bu kısımlardan sağılan süt üzerine su damlayacak olur ise erkek üreme hücreleri kısa sürede ölürler. Dişi balıkta karın kısmına basınç yapılarak yumurtanın çıkarılmasına karşılık erkek balıkta biraz yan kısımlara basınç yaparak süt çıkartılır. Bir kaç damla süt bir kap yumurtayı döllemek için yeterlidir. Kesin sonuç için iki erkekten alınan süt müşterek kullanılır. Çünkü, balıklardan birinin kısır olması durumunda diğer balığın spermleri tüm yumurtaları döllemeye yeterli olacaktır.
Yumurta üzerine süt sağıldıktan sonra tüy ile yumurtalar sakin ve telaşsız bir şekilde karıştırılır. Karıştırılan yumurta yarısına kadar su ile dolu bir kaba konulur ve hemen süratle tekrar tüy ile karıştırılır. Bu karıştırma 3-4 kez suyu döndürme şeklinde yeterlidir. Döllenme işlemi böylece tamamlanmış olur.
Yumurtalar bu kap içerisinde 20 dakika bekletildikten sonra yumurtalar tekrar 5-6 kez yıkanır. Bu yıkamada kötü yumurtalar, kan artıkları ve süt artıkları temizlenmiş olur. Temizlenen yumurtalar yumurta tavalarına konulur ve işlem bu şekilde tamamlanmış olur. Sağım işlemlerinin yapıldığı yer yumurtaların konulacağı kuluçka tavalarına uzak ise yumurtaların taşınması kapalı bir kap içerisinde yapılmalı ve yumurtaların güneş ışığı görmesi önlenmelidir. Güneş ışığı görülmemesi için kulıuçkahanede bulunan dolaplar kullanılmaktadır.
Döllenme işleminden sonra ilk 36 saatlik dönemde yumurtalar bir yerden diğer yere biraz dikkatli davranmak şartı ile nakledilebilirler. Bu dönemden sonra, gözlerin iki siyah nokta şeklinde gelişmesine kadar 14-16. güne kadar yumurtaların nakledilmeleri çok tehlikelidir. Bu dönemde yumurtalar mümkün olduğunca kımıldatılmamalıdır. Çünkü çok hassastırlar. Bu sırada her hangi bir ani harekete ve şoka tabi tutulmamalıdırlar. Su akıntısı çok dikkatli düzenlenmelidir. Yumurtaları su hareket ettirmemelidir. 15. günden itibaren ise yumurtaların bir işletmeden diğerine nakledilmesi mümkündür. Dünya üzerinde döllenmiş yumurta ticareti bu dönemde yapılır. Dünyanın her tarafına uçak ile bu yumurtalar bu dönemde yollanabilirler; Hatta ölü yumurta sayısı az ise bu dönemde ayıklanması bile ihtimal edilebilir, ölü yumurta ayıklaması 1-7. gün arasında yapılırsa daha iyi olur. Ölü yumurtaların ayıklanması da önemli bir konu olup, normal yumurtalar arasında beyaz ve donuk renkli olarak hemen tanınırlar. Ayıklama cımbız veya kamıştan özel olarak yapılan küçük maşacıklar ile yapılır. Küçük bir boru ile emmek suretiyle de ölü yumurtalar ayrılabilir. Yavrular yumurtadan, çıkmaya başlayınca kalan yumurta kabuklarının ayıklanıp atılması gerekmektedir. Mantarlaşma ve ölü yumurta çok ise yumurtalar 5-6 günde bir kez 1/300.000 sulandırılmış malahit yeşili banyosuna tabi tutulurlar ise mantarlaşma azaltılabilir veya önlenebilir.
Yavruların bakım ve beslenmesi.
Yumurtadan yeni çıkan yavrular çok nazik yapılıdırlar. Genel olarak kuluçka tablalarının delikleri bunların geçmesini engellemeyecek genişlikte ise, yavrular bu tablanın alt kısmına geçer ve dip kısımda istirahat eder şekilde hareketsiz dururlar. Bu dönemde havuz dip kısmının daha önceden çok iyi bir şekilde temizlenmiş olması gerekir. Bu dönemde ölecek keseli yavrularında hemen temizlenerek ayıklanması gerekir. Verilen su temiz ve az hareketli olmalıdır. Besin kesesinin kaybolmasından az önce balıklarda hareket başlar ve yem bulmak için su yüzeyine doğru yüzme hareketleri yaparlar. Bu dönemde yem verilmeye başlanılır. Yapılan ölçüm yavrunun yeme alıştırılmasını müteakip süreç içerisinde yavru kayıplarını ele almıştır. Yavru kayıplarının minimize edilmesi sürecin izlenmesi ihtiyacını beraberinde getirmiştir.
Alabalık yumurtalarından yavru elde edildikten bir süre sonraya kadar yavruları yemlemeye gerek yoktur. Çünkü yavru balık karın altında bulunan besin kesesinden beslenir. Bu süre suyun sıcaklığına ve balık türüne göre fark edebilir, örneğin gökkuşağı alabalık yavruları 14-16 derecede su sıcaklıklarında 18-20 günden itibaren yem almaya başlayabilirler. Bu konuda genel bir kural olarak yavru balığın karın altında bulunan besin keseciğinin azalmaya başladığı dönemden itibaren balıklara azar azar yem verilmeye başlanır. Yemleme çok dikkatli yapılmalı ve yavruların yemi alıp almadıkları dikkatle incelenerek yemlemeye devam edilmelidir.
Yavru alabalıkların beslenmesinde eskiden dalak ve ciğer ezilerek verilmesi yaygın bir uygulama idi. Fakat günümüzde dalak verilmesi işlemi azalmıştır. Daha çok toz yemler ile besleme yolu izlenmektedir. Bunun çeşitli kolaylıkları vardır, öncelikle toz yemlerin stoklanarak saklanması kolaydır. Dalak gibi yemler ise her gün temin edilme zorunluğundadır
Yavru balıkların beslenmesinde kullanılan toz yemlerin proteince daha zengin olması gerekir. Bu amaçla ortalama %40 dolayında balık unu içermesi yararlı olur. Yavru balıklar için özel olarak hazırlanmış toz yem temini zor olduğunda bazı yetiştiriciler ergin balıklar için hazırlattıkları pelet yemleri eleyerek elde ettikleri toz yem ile yavru balıklarını besleme yolunu izlemektedirler. Kısmen de olsa başarılı olmaktadırlar. Bu yolu zorda kalan her yetiştirici için önerebiliriz. Eleme ile elde edilen bu toz yem içerisine bir miktar balık unu, kan, ezilmiş dalak veya sığır ciğeri ilave edilebilir ise pratik olarak yavru balık besleme problemi çözümlenmiş olur.
Yavru balıkların beslenmesinde ilk günler yem çok az verilir. Her gün yem miktarı arttırılarak balıklar yeme alıştırılır. Yemlemenin bir günde azar azar ve 4-5 kere de yapılması gerekir. Yemlemede yemin tüketimi dikkatlice takip edilir. Yemlerin yenilmeden dip kısma çökme durumuna imkân verilmemelidir. Çünkü yenilmeden dip kısma çökecek yemler yavru balıklar tarafından alınamaz ve zamanla çürüyerek havuz ortamının bozulmasına neden olur.
Testin Yapılması:
Akdere Alabalık Çiftliğinde Ocak- Mart 2016 süresince üretimi yapılan yavru alabalıkların beslenme keselerinin düşmesini müteakip 20 gün sonunda yem almaya başlamalarıyla aşağıdaki çizelgede belirtilen ölüm oranlarıyla karşılaşılmış ve süreç 20 gün boyunca izlenmiştir.
GÜN | ÖLÜM SAYISI | P Değerleri |
1 | 40 | 0,080 |
2 | 45 | 0,090 |
3 | 37 | 0,074 |
4 | 34 | 0,068 |
5 | 37 | 0,074 |
6 | 43 | 0,086 |
7 | 41 | 0,082 |
8 | 48 | 0,096 |
9 | 50 | 0,100 |
10 | 60 | 0,120 |
11 | 42 | 0,084 |
12 | 37 | 0,074 |
13 | 39 | 0,078 |
14 | 46 | 0,092 |
15 | 43 | 0,086 |
16 | 45 | 0,090 |
17 | 48 | 0,096 |
18 | 42 | 0,084 |
19 | 45 | 0,090 |
20 | 41 | 0,082 |
FAZ I : Gün bazında ele aldığımız gözlemlerimiz için en uygun kontrol grafiğinin I-MR olduğuna grup üyeleri tarafından karar verilmiştir. (Bu noktada bu tarz bir analizde i-mr kullanilmasının önemli olduğu düşünülmüştür.)İlk 20 günlük ölüm verileri ile yaptığımız gözlemde 10’uncu gün sürecin alarm verdiği tespit edilmiştir. Yapılan inceleme sonucunda bu alarmın anlamlı olduğu tespit edilmiştir. Zira belirtilen gün balıklara aşılama yapıldığı su ürünleri mühendisi tarafından ifade edilmiştir.
İlk yaptığımız ölçüm 20 günlük verilerin tek bir tabloda ifade edilmesiyle ofline olarak yapılmış ve 10’uncu gündeki aşılama nedeniyle meydana gelen alarm durumunun tespitinden sonra ölçümlerimize online olarak, Faz I limitlerini 10’uncu gündeki ölüm sayısını çıkararak yeniden güncellenmesiyle devam edilmiştir.
Ölüm sayısı üretim için kusur olarak kabul edilmektedir. Bu yüzden P Grafiklerini incelemekte ve aralarındaki farkları gözlemlemekte fayda vardır. P grafiği verileri ele alındığında da süreç içerisinde alarm olmadığı görülmektedir. Bu, sürecin normal bir şekilde işlediğinin göstergesi olarak görülebilir. (Üretim koşulları ve standartlar sürecin normal işlemesine olanak verecek şekilde oluşturulmuş olduğundan verilerimiz normal dağılıma uygun şekilde çıkmaktadır) I-MR grafiğinin bizi daha doğru yönlendirecek ve kararlar almamızı sağlayacak veriler içerdiği düşünülebilir nitekim bu şekilde karar verilmiş ve deneyde I-MR grafiği üzerinden devam etme kararı verilmiştir.
Yaptığımız gözlemler ile ilgili normallik varsayımına bakıldığında çok fazla sapma olmadığı, en büyük sapmanın zaten alarm olarak süreçte tespit edildiği görülmüştür. Bu nedenle verilerin normal dağıldığı söylenebilir.
Alarm veren 10’uncu gündeki verimizi deneyden çıkardığımı zaman verilerin normal dağılıma daha uygun dağıldığı görülmüştür.
Faz I kontrol limitlerimiz elimizde bulunan alarm verilen veriyi çıkardıktan sonra yeniden oluşturulmuştur. Her iki grafikte de alarm veren gün olmadığı için Faz I aşamasını tamamlayarak, elimizdeki kontrol limitlerini kullanmak suretiyle Faz II kısmına geçerek ölçümler online olarak yapılmıştır. Ölçümler aşağıda yer alan çizelgeye yazılmıştır.
GÜN | ÖLÜM SAYISI |
21 | 39 |
22 | 42 |
23 | 37 |
24 | 45 |
25 | 40 |
26 | 35 |
27 | 42 |
28 | 47 |
29 | 43 |
30 | 46 |
20 günden sonra elimizdeki kontrol limitlerine bağlı olarak 10 günlük daha gözlem yapılmış ve verileri minitap marifetiyle analiz ederek aşağıdaki tablolara ulaşılmıştır.
Faz II için gözlerimizin normal dağılıma uygun olup olmadığını anlamak maksadıyla minitap vasıtasıyla testimizi yaptığımızda uygun olduğunu tespit edilmiştir. Son olarak da sürecin yeterlilik raporunu alarak histogram vasıtasıyla görsel olarak ifade edilmesi sağlanmıştır.
Sonuç olarak; sürecin beklenen spesifikasyon limitleri içerisinde olduğu görülmüştür, grafiklerden anlaşılacağı gibi çok fazla dalgalanma olmadığı ve gözlemlerin kontrol limitleri içerisinde olduğu tespit edilmiştir. Grafiklerden ve analizlerden anlaşıldığı üzere yavru balık üretim sürecinin kontrol altında olduğu söylenebilir.