Tüm sözcüklerin üstünde dolaştı gözlerim, tüm kelimeleri bir bir taradı ellerim. Derdimi anlatacak bir söz bulmaktı niyetim. Sanki olduğum yere ait değildim, oradaydım ama kaçıp gitmeliydim, toprağım neredeyse orada bitmeliydim. Sanki sökmeliydim köklerimi, acıya göğüs germeliydim. Ve mutlaka söylemeliydim kendime derdimi, derdimi önce kendime itiraf etmeliydim. Apaçık, aşikâr etmeliydim derdimi evvela ve mutlaka kendime.
Tüm sözcükleri taradı gözlerim, tüm kelimeleri bir bir okşadı ellerim. İçlerinden bir sözcük koparıp almak, onu derdime derman yapmaktı niyetim. Bütün çözümlerin okkalı bir itiraftan sonra geldiğini biliyorum ben. En çok kendine itiraf edemediklerinin kölesidir insan.
Neyin üstünü örterse onun altında kalır ezilir biçare ruhu. Öyleyse canım yanıyor demekten korkmamalı insan, yalnızlığını itiraf etmekten, güçsüzüm demekten, korkuyorum demekten kaçmamalı. Yarasını defosu gibi görmemeli görmemek için kendinden yüz çevirmemeli. İçine dönüp yarasını sevmeyi denemeli, barışmayı kusuruyla, acısıyla dost olmayı başarabilmeli.
Korkuyorum bazen demeli, yanlış anlaşılmaktan yahut dostlarımın olmamasından. İhanete uğramaktan korkuyorum ben demeli, aptalca bir şey söyleyip gülünç duruma düşmekten, ciddiye alınmamaktan korkuyorum, anlamadım bu konuyu demekten korkuyorum… Korkuyorum benim hakkımda kötü düşünülmesinden. Yalnız ölmekten korkuyorum mesela. Ya da yalnız yaşamaktan. Sevilmek istiyorum demeli insan, bir dostun kahkahasına çok ihtiyaç duyuyorum, akşamları özenle hazırlanmış bir sofrada, anlamsız şeyler söylediğimde bile anlaşılmayı, beraber kahkahalar atmayı, ne olursam olayım orada sevilmeyi. Koşulsuz sevginin sıcağında, dostluğun ocağında ısınmak istiyorum diyebilmeli.
Tüm sözcükleri taradı gözlerim, tüm kelimeleri bir bir okşadı ellerim. Zehrimi anlatacak bir cümle yazmaktı niyetim.
Üstünü örtmek istemedim kederlerin. Neyin üstünü örterse onun altında kalır insan. Ne kadar derine gömerse o kadar canını yakar, o kadar derinden yanar, o zehir o kadar içine akar. Ya başını ağrıtır ya midesini ya eklemlerini acıtır derdi ya da ruhunun boynuna geçirir kemendi.
Öyleyse ne yapmalı. Dönüp kendine bakmalı insan, içine gömdüğü acıyı elleriyle çıkarmalı, acıya katlanmayı göze almalı. İçinde kalıp tüm organlarını çürüteceğine, acının ellerini yakmasına bir kez katlanmalı.
Durmalı ve acının gözlerine bakmalıdır
Çünkü dert nerdeyse derman oradadır!
Derdi söyler insana çıkış kapısını. Derdi beni buradan çıkar demektedir kendi lisanında. Beni görürsen, benimle temas kurabilirsen önce kendine sonra herkese bu derdi haykırabilirsen, çıkıp gideceğim içinden. Ve böyle sonsuza dek acıtmaktansa seni, bir kez keseceğim aramızdaki zinciri, son kez akıtacağım zehri. Zorlu bir yolculuk olsa da kendine dönmeli insan, kendine dürüst olmalı, acısına, yarasına, zehrine sahip çıkmalı. Gör beni demektedir derdi! Gör beni! Sen görene dek, canın yanacak, sen bakana dek dikkatini çekmeye çalışacak.
Öyleyse acının gözlerine bak. Kendi önünde diz çök. Ruhunun başını okşa. Ellerinden tut içindeki biçarenin. Dermanın tam içindedir derdinin.
Tüm sözcüklerin üstünde gezindi gözlerim, tüm kelimeleri bir bir okşadı ellerim. Derdimi bir sözcükte anlatabilmekti niyetim. En sonunda şunu yazdı kalemim;
Kul sıkışınca, can darlanınca, küçük bir solukla,
Durmalıdır ve derdinin gözlerine bakmalıdır,
Dert neredeyse derman oradadır.!