Enerji Verimliliği İçin Kalite Mühendisliği Metodolojisi

0
Reading Time: 6 minutes

Günümüzde küresel olarak rekabet edebilen işletme ve organizasyonların çalışma mantığında en önemli yeri kalite ve verimlilik almaktadır. Zira bu iki kavram birbiriyle ilişkilidir.

Sürdürülebilir ekonominin ancak katma değer yaratmakla mümkün olabileceğini anlayan yöneticiler gittikçe artan rekabet ortamında verimliliği artırmayı kendilerine hedef edinmişlerdir. Ayakta kalmak ve rekabet edebilmenin bir diğer koşulu da diğerlerinden farklılaşmaktır. Bu farklılaşmanın anahtarı “kalite”dir. Bilgi çağının insanı, geometrik olarak her geçen saniye artan bilgi birikimi sayesinde her zaman daha iyiye daha uygun fiyata ulaşmak amacıyla hareket etmektedir. Bunun doğal sonucu olarak standartlar değişmekte ve yaşam kalitesini artırma noktasında çabalar kıymet görmektedir.

Verimlilik ve hayat kalitesi birbirinden ayrılmaz iki unsurdur. Çünkü verimlilik, uzun dönemde nüfusun hayat standardını belirleyen bir unsurdur. Daha çok çıktıya daha az girdi kullanarak ve daha az hata yaparak üretmek şirketlere daha fazla kazanç ve gelecek nesillere daha çok kaynak sağlamak anlamına gelecektir.

Gün geçtikçe azalan kaynaklardan faydalanarak çoğalan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak için verimlilik ve kalite kavramlarına önem vermek gerektiği konusunda hareket eden gelişmiş ülkelerin seviyesine gelebilmek, bu iki kavrama gereken değeri vermek ve verilen değeri harekete dönüştürebilmekle mümkündür.

Enerji, (Fizikte) bir cisim ya da sistemin, iş yapabilme yeteneğidir. Doğrudan ölçülemeyen bir değer olup, fiziksel bir sistemin durumunu değiştirmek için yapılması gereken iş yoluyla ya da enerji türüne göre, değişik hesaplamalar yoluyla bulunabilir. [1]Pamir Necdet, Enerjinin iktidarı, 1’inci baskı, Hayy Kitap, İstanbul, 27, 2016.

Enerji, insanoğlu için yaşamsal bir olgudur. Kısacası yaşamın devam etmesi için olmazsa olmaz bir kavramdır. Dolayısıyla enerji, kaliteli ve güvenilir kaynaklardan sağlanması gereken ve kesintisiz olarak erişmek zorunda olduğumuz yaşamsal bir gereksinimdir. Ekonomik büyüme, bir yandan milyonlarca insana daha iyi bir yaşam sunarken, diğer yandan da kentsel gelişme yüksek bir bedelle gerçekleşmektedir. Bu bedel yetersiz olan veya hiç olmayan çevresel ve kentsel hizmetlerdir. [2]http://www.unido.org/environment.html

Bu alandaki eksiklikler, bir yandan ekonomik büyümeyi kısıtlarken, diğer yandan da doğal sistemler üzerine baskı yaratıyor, halk sağlığına hatta yatırım ortamına zarar veriyor, kentsel alanların ekonomik büyümeye yapabileceği katkıyı sınırlıyor. Su ve enerji kaynakları gibi kıt kaynaklara yönelik yoğunlaşan rekabet, sadece sanayi ölçeğindeki çatışmalarla sınırlı kalmıyor. Çevresel bozuşma ve iklim değişikliği, ekosisteme yönelik çölleşme, deniz seviyesi yükselmesi ve tatlı su kıtlığı mevcut sorun ve kaygıları derinleştiriyor.

Bu sorunların yarattığı derin toplumsal endişeler, kimi zaman iç çatışmalara, kimi zaman da sınır ötesi çatışmalara ve kontrol edilemeyen göçlere neden olabilmektedir.

Kaynak verimliliği ve düşük karbon ekonomik gelişimi, bu tür olumsuzlukları azaltabilir ve sosyal çatışmaların kimi kökten nedenlerini devre dışı bırakabilir.

Öyleyse enerji için yapılacak çalışmalar sadece ülkenin ekonomik sürdürülebilirliği ve gelişimi için değil ulusal güvenliği içinde öneme haizdir. Hatta bunun da ötesinde ekosisteme verilen zararlar açısından insanoğlunun ve dünyanın geleceği ile ilgili öncelikli incelenmesi gereken konulardır.

Sürdürülebilir kalkınma, mevcut ihtiyaçları gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmelerine engel olmadan karşılayarak kalkınmaktır. Sürdürülebilir kalkınmanın çevresel (iklim ve etkileri), ekonomik (Etkinlik) ve sosyal (adalet) boyutları bulunmaktadır. Kısaca gelecek nesillerin yaşama yeteneğini tehlikeye atmadan bugünkü ihtiyaçları karşılamak şeklinde özetlenebilir. Ülkenin varlığını idame ettirebilmesinde sürdürülebilir kalkınmanın yeri büyüktür. Sürdürülebilir kalkınma ancak verimlilikle mümkündür. Verimlilik için yapılacak her çalışma sürdürülebilir kalkınmaya hizmet eder. Enerji verimliliği için yapılacak projeler bu anlamda özel bir öneme sahiptir. Bundan dolayıdır ki verimlilik kavramını irdelemekte fayda bulunmaktadır.

Verimlilik, ülkelerin ekonomik kalkınmalarını sürdürebilmeleri açısından büyük önem taşır. Verimlilikte meydana gelen artışlar, reel gelir seviyesini artıracak, satın alma gücü ve yatırımların artmasını sağlayarak ekonomik kalkınmaya büyük ölçüde katkıda bulunacaktır. Verimlilik ve hayatın kalitesi birbirinden ayrılmaz derecede bağlantılıdır; çünkü verimlilik, uzun dönemde nüfusun hayat standardını belirleyen ana faktördür. Daha çok çıktıyı daha az girdi kullanarak, hatasız olarak bir seferde üretmek şirketler için daha fazla kazanç, gelecek nesiller için de kullanabilecekleri daha fazla kaynak anlamına gelir.

Gittikçe artan rekabet ortamında, verimliliği artırmayı temel hedeflerden biri olarak seçmeyen kuruluşların de uzun vadede ayakta kalabilmeleri ve rekabet edebilmeleri oldukça zorlaşacaktır. Verimliliğin düşmesi, firmaların pazar payının, satışlarının ve kârlılığının azalması sonucunu doğuracak, bu da ülke ekonomisine olumsuz etkiler getirecektir. Bu nedenle verimlilik, işletme performansının en önemli göstergelerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. [3]Pande S.Peter, Neuman Robert P., Cavanagh Roland R., Six Sigma Yolu, Klan Yayınları, 9, 2003.

Detayları daha sonraki makalelerde anlatılacak olan Altı Sigma’yı uygulayan şirketler, yaptıkları tasarruflar, işlem hızlarındaki inanılmaz artış, daha güçlü müşteri ilişkileri, yani kısacası gözle görülür sonuçlar ve dikkat çeken iyileşmeler sayesinde, milyarlarca doları kasalarına aktarmayı başarmışlardır. Altı Sigma, yalnızca performans ölçme ve bunu analiz etme biçiminde katkıda bulunmaz aynı zamanda işi yönetirken benimsenen temel yaklaşımı da değiştirir. Bu anlamda bir süreç yönetimi felsefesidir. DMAİC akronim olarak kalite mühendisliği uygulamalarında kullanılan; tanımla, ölç, analiz et, geliştir ve kontrol et safhalarını tanımlayan bir metodolojidir. Altı Sigma kullansın veya kullanmasın tüm kuruluşlarda uygulanabilir.

Dünya nüfus projeksiyonu incelendiğinde 2030’ kadar 8.5 milyar, 2050’ye kadar 9.7 milyar ve 2100’e kadar 11 milyar olacağı, 7 yıla kadar Hindistan nüfusunun Çin’i geçeceğini ve Nijerya’nın 35 yıla kadar Amerika Birleşik Devletlerini geçerek dünyanın 3’üncü en büyük nüfusuna sahip olacağını görmekteyiz.[4]http://www.un.org/sustainabledevelopment/blog/2015/ Uluslararası Enerji Ajansı’nın (UEA) tahminlerine göre 2013 yılında 12,7 milyar ton eşdeğer petrol (TEP) olan dünya birincil enerji talebinin 2035 yılında;

– Mevcut enerji politikaları ile devam senaryosuna göre yüzde 47 oranında artışla 18,7 milyar TEP,

– Yeni politikalar senaryosuna göre yüzde 35 oranında artış ile 17,2 milyar TEP,

– 450 ppm senaryosuna göre yüzde 16 oranında bir artışla 14,8 milyar TEP’e ulaşması beklenmektedir. [5]http://www.enerji.gov.tr/File/

Bahsedilen yıllara gelindiğinde sera gazı ve emisyon oranları ile ilgili ve küresel ısınmanın geldiği durum konuları da iç açıcı görünmemektedir. Dolayısıyla egzoz emisyonlarının azaltılması, yenilenebilir enerji kullanımının yaygınlaştırılması ve enerji verimliliği ile ilgili projelerin ile teknolojilerinin geliştirilmesi hususu hayati öneme haizdir. Bu nedenlerle ilgilendiğimiz proje sonuç olarak, baca gazındaki oksijen oranının anlık olarak hesap edilmesi yoluyla kontrol grafikleri vasıtasıyla kontrol altında tutulması ve böylelikle tam yanmanın anlık olarak kontrolünün sağlanmasıyla enerji verimliliğine ulaşılması ve emisyon değerinin azaltılması sağlanarak sürdürülebilir ekonomiye katkıda bulunulduğu gibi yaşanılabilir bir dünya için insanlığa hizmet eder.

Ekonomik açıdan durumu incelediğimizde; İşletme ve diğer organizasyonlarda rekabet koşullarının bir gereği olarak sürekli iyileştirme anlayışı sağlanmalıdır. Süreçlerin nasıl iyileştirilecekleri ölçüm ve gözlemler ile mümkün olmaktadır. Yani veriler toplanmakta ve işlenerek yorumlanmaktadır. Burada “değişkenlik” şeklinde bir kavram karşımıza çıkmaktadır. Verilerin ne ölçüde birbirinden farklı veya benzer olduğunu ifade eden bu kavramda hassasiyet derecesinin artırılması hedeflenerek gerek verilen kararların doğruluğunun sağlanması gerekse hata sayısının azaltılarak bir işi birden çok kere yapmanın önüne geçilmesi sağlanmaktadır.

İş süreçleri, kuruluşun misyonunu başarmak, hedefler koymak, performans ölçmek, müşterilere hizmet etmek ve bunları yaparken ortaya çıkan kaçınılmaz meydan okumaları karşılamak için -insanları, teknolojiyi ve enformasyonu kullanarak- meşgul olduğu faaliyetlerin tümünü oluşturur. [6]Harvard Business School Press, İş süreçlerini İyileştirmek, Optimist, 16, 2011.

İş süreçleri elle tutulur olmadığı için çoğu kişi onlar hakkında düşünmez veya kuruluşun performansı üzerindeki etkisi konusunda fikir sahibi değildir. Bunun yerine insanlar sorunlar ortaya çıkınca suçlayacak birini ararlar. Yöneticiler gerekirse personeli işten çıkarır ve sorunu çözdüğünü düşünür. Ancak bu zaman ve para kaybından başka bir şey değildir. Eninde sonunda aynı sorunla tekrar karşılaşılır. Pek çok sorun bireysel yetersizlik veya yetersiz teknolojiden değil, kusurlu süreçten kaynaklanır. Bir soruna yol açan süreç arızalarını anlayarak, istenilen sonuçlara ulaşmak için süreci ekibinizle iyileştirebilirsiniz. Bu noktada doğru iş süreçlerini kurmak kuruluşun hayatta kalması için oldukça önemlidir. Endüstride iş süreçleri ile ilgili durumu anlatan ve kısıtlar teorisinin temelini oluşturan durum; “iş merkezlerinden herhangi biri için, yokluk ve blokajın tükettiği birikmiş zaman o iş merkezinin atıl kapasitesinden daha fazlaysa, şirketin çevrimi azalır”[7]M. Golddratt Eliyahu, Sürekli İyileştirme Süreci “Amaç”, Optimist, 390, 2014. şeklinde özetlenebilir. Kısaca amaç akışı iyileştirmektir.

İş süreçlerini iyileştirmek, yöneticilerin, kuruluşlarının performansını artırmak için kullandığı bir dizi disiplinli yaklaşım ve araçtır. Yöneticiler ve çalışanlar iş süreçlerini bilir ve onları, süreç çıktıların kalitesini değerlendirebilen veya faaliyetlerin etkinliğini ölçebilenaraçlarla performansı izler, üst düzey yönetim sistematik olarak bu süreç iyileştirmelerine yatırım yapar. Böylelikle kuruluşun rekabetçi pozisyonu iyileşir.

Resmi süreç iyileştirme yöntem ve standartları: Altı Sigma, Toplam Kalite Yönetimi, İSO 9000, iş süreçlerinin yeniden düzenlenmesidir. İş süreçleri iyileştirmenin 6 aşaması vardır. Planla, analiz et, yeniden tasarla, kaynakları edin, uygula, sürekli iyileştir. [8]Harvard Business School Press, İş süreçlerini İyileştirmek, Optimist, 27, 2011. İş süreçlerini iyileştirmek için belirtilen aşamalar, aynı yola giderken seçeceğimiz alternatifler olarak çeşitlilik gösterir.

Peter Drucker tarafından ortaya konan “Girişim için doğru olan nedir?” sorusunu ele aldığımızda; süreci iyileştirmek, hataları azaltmak, maliyeti düşürmek ve sonuçta kaliteyi yükseltmek şeklinde hedefleri belirleyebiliriz.

Enerjinin endüstri için en önemli faktör olduğunu kabul edersek. Kalite ve verimliliğin iç içe geçmiş proaktif kavramlar olduğunu görürüz.

Drucker tarafından sorulan soruya verdiğimiz amaçlara istatistiksel araçları kullanarak doğru yönetim ilkeleri oluşturup uygulayarak ulaşabiliriz. İstatistik, doğru kullanmak, süreçleri iyileştirmede bize büyük kolaylık sağlayabilir. Bunu yaparken ölçmek, karşılaştırmak, test etmek, deney tasarlamak, ilişkileri belirlemek ve geleceğe ilişkin öngörüler sağlamak şeklinde bir stratejiyle hareket edilmelidir.

Kısaca, dünya ölçeğinde rekabet gücü kazanabilmek için gelişmiş ülkeler tarafından büyük şirketlerde uygulanan Altı Sigma gibi yaklaşımlarla iletişim, ölçme ve verimin önemini, disiplinler arası işbirliğini, üretim ve yönetimde kullanabilmeli, yenilenebilir enerji gibi verimliliği artırıcı konulara ağırlık vererek sürdürülebilir ekonomik ömrümüzü geliştirmemiz gerekmektedir. Bunun için de analitik tarzda bir sistematik izlemek, yapılması gereken akılcı bir hareket tarzıdır. İstatistiksel hesaplamalar yapılarak analitik çözümlemelere gidilen kalite mühendisliği tekniklerinin bu anlamda kullanılmasında fayda olan son derece etkin bir yol olduğu bilinmeli ve bu doğrultuda çalışmalar geliştirilmelidir.

Haluk AKDERE

About The Author

References

References
1 Pamir Necdet, Enerjinin iktidarı, 1’inci baskı, Hayy Kitap, İstanbul, 27, 2016.
2 http://www.unido.org/environment.html
3 Pande S.Peter, Neuman Robert P., Cavanagh Roland R., Six Sigma Yolu, Klan Yayınları, 9, 2003.
4 http://www.un.org/sustainabledevelopment/blog/2015/
5 http://www.enerji.gov.tr/File/
6 Harvard Business School Press, İş süreçlerini İyileştirmek, Optimist, 16, 2011.
7 M. Golddratt Eliyahu, Sürekli İyileştirme Süreci “Amaç”, Optimist, 390, 2014.
8 Harvard Business School Press, İş süreçlerini İyileştirmek, Optimist, 27, 2011.

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.