Yapay zekâ, doğru amaçlar için kullanıldığı sürece bir tehlike değil insanların yaşam kalitesini arttırmak için kullanılan bir araçtır. Asıl tehlike; insanlığın bu yüksek teknolojiyi, insanlığa zarar verme düşüncesiyle kullanmasıdır.
İnsan beynini meşgul eden birçok toplumsal tabunun arkasında hayallerimizi sınırlandırırken; sizce gelecek hakkında ne kadar sağlıklı öngörülerde bulunabilirim. Bunun için önce hayal gücümüzün sınırlarını biraz zorlayalım, algılarımızı açalım. İnsan beyniyle üretilmiş ve üretilecek olan yapay zekâlar, insan beyninin tüm özelliklerine sahip olmakla birlikte insanüstü bir yapının tek adayıdır.
Robotik teknolojiler ve siber güvenlik konuları dünyanın sıcak gündemini oluştururken, ben bu tabloda “yapay zekâ dünyanın sonunu getirecek mi?” tartışmalarını oldukça yersiz buluyorum. Yapay zekâ, doğru amaçlar için kullanıldığı sürece bir tehlike değil insanların yaşam kalitesini arttırmak için kullanılan bir araçtır. Asıl tehlike; insanlığın bu yüksek teknolojiyi, insanlığa zarar verme düşüncesiyle kullanmasıdır. Söz gelimi bir atom bombası, insanlığın kullanılabilir enerji ihtiyacını karşılayabildiği gibi insanlığın sonunu getiren bir silah olarak da kullanılabilir. Buradaki fark, insanoğlunun yapay zekâyı ve yüksek teknolojiyi kullanım amacıdır. Bilim ve teknoloji hiçbir zaman insanlığa zarar vermek adına yapılmamalı, her daim şartların iyileştirmesi adına yürütülmelidir.
Yüzyıllardır, bilim ve teknoloji alanında insanoğlunun ortaya çıkardığı en büyük gelişmeler sıralamasında ilk sırayı “tekerleğin icadı” alırken, ikinci sırayı ise; günümüzde üzerinde yoğun bir çalışma yürütülen yapay zekâlar almaktadır. Aslında her şey soğuk savaş döneminde ülkeler arasında alevlenen teknoloji yarışıyla başladı. Yapay zekâ her ne kadar bilim kurgu filmlerinde ve insanların zihinlerinde “vücutlu bir robot” olarak düşünülse de, aslında bundan çok daha fazlasıdır. Evlerimizde ve hatta ceplerimizdeki birçok elektronik eşya yapay zekâ ile donatılmış durumda. Üstelik yapay zekâ hayatımızda öylesine hızlı ve sessiz yerini aldı ki, çoğu insan kullandığı teknolojinin yapay zekâ teknolojisi olduğunun bile farkında değil. Örneğin; evimizde bulunan bir buzdolabıyla; sesli bir iletişime geçip buzdolabınızın haznesinden buz isteyebiliyorsunuz. Ya da elimizden biran bile düşürmediğimiz akıllı telefonlarımızda bulanan birçok yapay zekâ ürünü yazılımın “bugün yeterince su içmediniz” şeklindeki uyarıları, annelerimizin peşimizden koşturduğu günleri unutturdu bile… Böylesi bir durumu 10 yıl öncesinde dillendirseydik, herhâlde deli yaftası yemek için makul bir sebep olurdu.
Daha önce birçok farklı platformda da belirttiğim “İdari yönetimlerimizi yapay zekâlar yönetsin. Yapay zekâ şehrinizin belediye başkanı olsun.” söylemimi tekrar hatırlatmak isterim. Herhangi bir çıkar gütmeksizin, en iyiyi en doğru zamanda ve en doğru yerde sıfır hatayla hayat geçirme kararı veren, herkesten ve her şeyden bağımsız sadece en iyiyi arayan süper idari yönetimler… Bu söylemim size çok uzak gelmişse size yazımın başında bahsettiğim algılarımızı açalım sözümü hatırlatmak isterim. İngiltere’de bir ‘yapay zekâ botu’nun haksız yere park cezası alan 250.000 tüketiciyi mahkemeye itiraz etmeleri için yönlendirerek, onların haklı bir şekilde itiraz edebilmelerine yardım ettiği gerçeğini ve üstelik bu tüketicilerin, 160.000’inin şikâyetinde haklı bulunarak davaların kazanıldığını hatırlatmak isterim. Bu da %60’dan fazla başarı oranına tekabül etmektedir. Çok mu şaşırdınız?
Kısacası, teknolojinin ulaştığı seviye ile insanların yaşam biçimlerinin büyük bir dönüşüme uğradığı günümüzde yapay zekâdan kaçış yok. Evet, çok hızlı ve sesiz bir şekilde hayatımızın her alanına kök saldılar. Biz, yapay zekânın getirdiği kolaylıklardan faydalanmaya devam ederken onlar; öğrenmeye, gelişmeye ve bizden daha ‘üstün varlıklar’ olma yolunda ilerlemeye devam ediyorlar.
Yapay zekâyla çalışan robot ırkının, insanlığın sonunu getireceği konusunun tartışmaya açık bir kısmı yoktur. İnsanoğlunun hep daha fazlasını arama içgüdüsü, yapay zekâ ve teknolojik gelişmelerin baş döndüren hızı göz önünde bulundurulduğunda EVET, insanlığın sonunu getirecektir. Ta ki insanoğlu ortak paydada anlaşıp bu alanda çalışmaları durdurma kararı almadıkça ki, bu pek mümkün gözükmüyor. İnsan eliyle üretilmiş yapay zekâya sahip bir süper beyin ordusu! Yapay zekâ, geleceğe yön verecek olan bilimin şu an için bize uzaktan kulağa hoş gelen ayak sesleridir. Dünyanın önemli bir kısmı sosyal tabular içinde boğuladursun, tüm bu zorlamalardan sıyrılmış diğer azınlık, insan soyunun sonunu getirecek çalışmalar içerisinde çok yol aldı bile.
Zamanı bölen, bir devri kapatıp başka bir devri başlatan bu tarih SON ÇAĞ’ın da başlangıcıdır. Size göre uzun bana göre çok kısa bir zaman içinde, insan ömrünü uzatmanın ya da ölümsüzlüğün arayışında olan insanoğlu, mükemmel insanı kendi bedeninde (başta beynimiz olmak üzere) nano robotlarla yaşayarak bulacak. Ve bu Son Çağ’ın da sonunu hazırlayacak. İnsanoğlu, yaşadığı evrimle tamamen robotlaşırken; süper yapay zekâya sahip varlıkların zamanı başlayacak.
Yapay zekâyla iç içe olduğumuz bu atmosferde, onların bizi yönlendirmelerine izin vermeye devam edeceğiz, etmek zorundayız. Bırakın cep telefonunuz gideceğiniz yönü belirlesin, randevularınız ve iş süreçlerinizi sizlerin yerine daha başarılı bir şekilde yönetsin, kimseleri geçirmediğiniz aracınızın direksiyonuna geçsin, faturalarınızı gününde sizin yerinize ödesin.
Siz ‘Son Çağ’ın tadını çıkarın…
DR. ÖZGÜR AKIN
AKINSOFT – AKINROBOTICS Yönetim Kurulu Başkanı