Kısa Dokunuşlar (Aile İçindeki Nefes Alan Bir Canlı)
Toplumun yapı taşı, anne, baba ve çocuklardan oluşan ailedir. Aileler toplumun en küçük birimidir. Aile bireyleri arasındaki iletişim, çocukların yetiştirilme tarzı, sahip oldukları gelenek ve görenekler toplumun yapısını doğrudan etkiler. Bir toplumdaki ailelerin bağları ne kadar kuvvetli olursa toplum da o kadar kuvvetli olur.[1]https://www.derszamani.net/aile-kavraminin-ve-ailenin-toplum-icin-onemini-aciklayiniz.html
Günümüz ekonomik koşulları ve eğitim şartları sonucunda oluşan küçük ailede sorumluluklar, ailede bulunan tüm bireyler arasında paylaşılmıştır. Aile bireylerinin, birbirlerine karşı görev ve sorumlulukları vardır. Aile sosyal yapısı ile çocuk üzerinde etkilidir ve çocuğu yönlendirmekle mükelleftir. Ailenin kanunlarlada belirlenen görev ve sorumlulukları vardır. Aileyi, içinde bulunduğu toplumun değer yargılarını kültürünü, gelenek ve göreneklerini yansıtan, ayrıca kendi içinde özel bir düzeni, kuralları olan, çevresiyle iletişim içerisinde olan bir kurum olarak tanımlarız. Aile, çocuğun ilk sosyal deneyimlerinin kazandığı, birey olma duygu düşüncelerini ve somut olarak hareketleriyle gösterdiği yerdir. Çocukların gelişiminde aile yol gösterici ve iyiyi kötüyü, kuralları öğretici rol oynar. Çocuğun doğru ve yanlışı öğrenmesinde, davranışlarını kontrol etmesinde, ailenin rolü çok büyük ve önemlidir. Aile içinde anne ve babanın görev ve sorumlukları yanında çocuklarında yaş, cinsiyet, kişilik ve yetenekleri doğrultusunda görevleri bulunmaktadır. Bu noktada anne ve babalar verilecek görevlerden imtina etmemeli, çocukları bu konuda cesaretlendirebilmelidirler. Özenle büyüttükleri çocuklarını iyi gözlemleyerek onlara verilecek görevleri iyi seçerken gereken özeni göstermelidirler.
21. yüzyılda yaşanan değişme ve gelişmeler toplumsal hayatta bireylerarası iletişim ve ilişkinin de yoğunlaşmasına neden olmaktadır. Bu arada, aile ve toplum içinde yaşayan çocuk genç ve yetişkinlerin sorunları giderek çoğalmakta, yeni sorumluluklar ve beklentiler ortaya çıkmaktadır. Bu değişim karşısında aile kurumunun güçlendirilmesi büyük önem taşımakta bu nedenle de aile yaşantısı eğitimlerinin geliştirilmesine ve bu eğitimlerin işlerlik kazanmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Aile yaşantısı eğitimi, aile bireyleri olarak kişilerin bugünkü ve gelecekteki rollerinde rehber olmak üzere planlanmış bir eğitimdir. Aile yaşantısı eğitiminin amacı, birey ve ailelerin yeni koşullara uyum sağlamasını kolaylaştırmak, yaşam kalitesinin geliştirilmesi ve güçlendirilmesi için gerekli bilgi ve becerileri kazanmalarını sağlamaktır. Bu konuda yapılan çalışmalar; aile yaşantısı eğitiminin aile bireyleri üzerindeki etkileri, evlilik, eşler arası ilişkiler, çocuk gelişimi, gençliğin yetişkinliğe hazırlanması, yaşlı ana-baba yetişkin çocuk ilişkileri, kültürel değişimlerin aile üzerindeki etkileri gibi konular üzerinde yoğunlaşmaktadır. Aile içi huzur ve mutluluk için bu konularda bilgi seviyemizi geliştirerek kendimizi sorumluluklarımızı layıkıyla yerine getirebilir şekilde donatmalıyız.[2]http://www.sdergi.hacettepe.edu.tr/makaleler/AILE_YASANTISI_%20EGITIMI_9-Mayis-2015.pdf
Mutluluk kapısının ilk anahtarı, gülümseme ve gülebilme becerisinde saklıdır. Neşeli ruh hali kişiliğimiz adına bir zenginliktir. İyimser olabilmek değerli bir alışkanlıktır. Sevgi ise, insan olabilmenin vazgeçilmez özelliğidir.
Güçlü aile yapısının temel taşı hiç kuşkusuz “SEVGİ”dir. Sevgi verdikçe artan, karşılığında hiç bir ücret ödenmeyen, Allah’ın bizlere lütfettiği bir nimettir. Bir yaşam boyu bize güç, enerji ve iyi olma hali verecek olan sevmek ve mutlu olmak yapısını en doğru ve kalıcı şekilde ailede öğreniriz.Sevgi, saygı kavramlarıyla beslenen ve ileriye dönük mutlu, huzurlu, sağlıklı bireylerin oluşturduğu aileler yalnızca kendileri için değil aynı zamanda ulusal bütünlüğümüz için de vazgeçilmez kurumlardır. [3]http://www.yilmazulusoy.com/tr/makaleler/sevgi-ailenin-temelidir
Çocuk sevgiyi gördükçe öğrenebilir
Dengeli, etkili bir sorumluluk paylaşımı ailenin iyi yaşam koşullarına ulaşmasında rol oynar. Ailenin oluşmasında rol oynayan duygu sevgidir. Kadın ve erkek birbirlerini sevdikleri için evlenmeye karar verirler. Çocuk sevgisini yaşamak için de anne-baba olmaya karar verirler. Sevgiyle büyüyen bireylerin ruh sağlıkları yerinde olur. Sevgi, saygı, hoşgörü ve anlayışın hakim olduğu bir ailede büyüyen çocuk kendini ve çevresindekileri seven, kendisiyle ve hayatıyla barışık, özgüveni yüksek bir birey olarak yetişir. Uyumlu ve özgür bir aile içinde dengeli ve tutarlı ilişkilerle büyüyen çocuk, bir birey olarak yetişkin yaşamına ulaşabilir.
Aile içindeki yıpranma ve çözülmelerin artması toplumsal sorunları da çoğaltır. Bu nedenle aile, çocuk ve toplum açısından hem önemli hem de birleştirici rol oynar. Dünya üzerindeki bütün ailelerin bir tek, ortak yanı vardır: İnsanlar kim olduklarını ve nasıl bir kişi haline geldiklerini aile içinde öğrenirler. Açık, etkin iletişim ve sevgi kapsamına girmek mutlu ve huzurlu ailelerin ortak özelliğidir…
Özetle, Bir kişi susadığında ona sunulan su ne kadar değerliyse çocuğun istediği zaman verdiğiniz sevgi de o kadar değerlidir. Zamanınız ne kadar az, işiniz ne derece önemli olursa olsun, çocuk sizden ilgi ve sevgi beklediğinde, bunu talep ettiğini gösteren hal ve tavırlar içinde olduğunda ona yaklaşılmalı talep ettiği ilgi ve sevgiyi göstermeyi ondan esirgememeliyiz. Çünkü sevgi her kapıyı açan anahtar olduğu gibi çocuğunuzun dünyaya açılan kapısının da anahtarıdır ve bu anahtar sizin avuçlarınızın içinde olduğu sürece o mutlu ve güvendedir.
Saygılarımla, Hoşçakalın, sevgiyle kalın.