Pandemi sonrası çalışma hayatının neye benzeyeceği merak konusu. Bu konuda farklı görüşler var. Bu haftanın yazısı, 13 aylık uzaktan çalışma deneyiminden elde edilen sonuçlardan yola çıkarak gelecekte bizi neyin beklediğine dönük öngörüleri konu alıyor.
Çalışanlarının uzaktan çalışmalarını hayal dahi edemeyecek yöneticiler, geçen yıl Mart ayının üçüncü haftasında hayatlarının şokunu yaşadılar. Çünkü işin doğasının elverdiği türden iş yapanlar için evden çalışmak bir seçenek olmaktan çıktı ve zorunluluk oldu. Hiç şüphesiz uzaktan çalışmak ve uzaktan çalışanları yönetmenin iki temel zorluğu var. Birincisi performansı yönetmek, ikincisi de bağlılığı sağlamak. Ancak hala bunu içine sindiremeyen ve eski “güzel günlerin” geri gelmesini bekleyen yönetici ve iş sahipleri var. Orta yaşın üzerinde ve kendi yollarının doğruluğuna inanan aile şirketlerinin kurucu babaları veya onların temsilcileri bunların başında geliyor. Ancak küresel ölçekte yapılan ve Türkiye’yi de içine alan çalışmalar, pandemi sonrasında işgücünün yüzde 25’ten fazlasının evden veya uzaktan çalışacağını ve birçok kurumun çalışanlarına bu imkanı sunacağını gösteriyor.
Balayı ve sonrası
Başlangıçta pandeminin kısa zamanda biteceği düşünüldü ve doğuracağı sorunlar hafife alındı ve öngörülemedi. İşe gitmek için evden çıkmamak herkese iyi geldi, Zoom ve Teams toplantıları önceleri eğlenceliydi. Bu adeta bir balayı gibiydi. Ancak zaman geçtikçe ve koşullar değişmeyip yeni durum süreklilik kazandıkça algı değişmeye başladı. Haftada 50 saatten fazla çalışmak tükenme açısından risk, 60 saatten fazla çalışmak ise yüksek risk oluşturmaya başladı. Microsoft’un 31 işkolunda, 31 bin tam zamanlı çalışanı içine alan araştırmasına katılanların üçte ikisi, insanlarla ve ekipleriyle ilişki içinde olmayı büyük bir özlemle beklediğini ortaya koydu. Araştırmaya katılanların yüzde 37’si ofis dışında oldukları için yöneticilerinin kendilerinden daha fazla talepte bulunduğunu, yüzde 54’ünün aşırı çalıştığını hissettiğini, yüzde 39’u ise tükendiğini söylemiştir. Tükenme (burn out) iş otamında iyi yönetilemeyen kronik stres sendromudur ve Dünya Sağlık Teşkilatı ancak 2019 yılında bunu bir sağlık sorunu olarak kabul etmiştir.
Araştırmaya katılanlar evden çalışma nedeniyle toplantıların daha uzun sürdüğünü, çok daha fazla toplantı yapmak zorunda kaldıklarını, iş yükünü ayarlamakta zorluk yaşadıklarını, e posta miktarı ve zamanını yönetemediklerini bildirmişlerdir. Veriler bunu doğrulamaktadır, örneğin 2020 Yılının Şubat ayı ile kıyaslandığında bu yıl Şubat ayında 41 milyon fazla e posta gönderilmiştir. Çalışanlara sunulan yoga, mindfullness gibi uygulamalar, başlangıçta yarattıkları heyecanın aksine sorunların çözülmesinde yaraya yapıştırılan flaster işlevi görmüştür.
Eski kuşağı temsil eden yöneticiler uzaktan çalışma düzeninde işlerin üstün körü yapıldığını düşünüyor. Buna karşılık 18-25 yaş aralığındaki çalışanlar iş ve özel yaşam dengesini kuramamaktan yakınıyor, işe bağlanmak ve heyecan duymak konusunda zorluk yaşadıklarını ve toplantılara yeni fikirler getiremediklerini söylüyorlar.
Microsoft pandemi öncesine kıyasla uzaktan çalışmanın kurum içinde silolaşmayı artırdığını bildirmiştir. Dr. Nancy Baym, uzaktan çalışmaya geçildiğinde başlangıçta etkileşimin fazla olduğunu ancak zamanla azaldığını ve bu şekilde çalışmanın yaratıcılığı körelttiğini söyleniştir.
Geçen hafta New York Times’ta yer alan bir haberde Citigrup, “Ekransız ve Zoom’suz Cuma Günleri” uygulamasını başlattığı bildirildi. Linkedin’in çalışanlarına sterslerinden arınmaları için bir hafta ücretsiz izin verdiği yakın zamanda ajanslara düştü. BBC Digital’de yayınlanan bir haberde Goldman Sachs CEO’su David Soleman’ın, “evden çalışmak en kısa zamanda düzeltilmesi gereken bir sapmadır” dediği manşete taşındı. Bu gelişmeler eski kafalı kabul edilen yöneticileri itirazlarında haklılık payı olduğunu düşündürüyor. Ancak evden çalışmak, kişinin hayatını kontrol etmek, bağımsız olmak ve esneklik gibi sağladığı imkanlarla, karşı koyulması güç bir eğilim olarak karşımızda duruyor. Microsoft’un araştırmasına katılanların yüzde 70’i bütün kaygılarına rağmen, koşullar normale döndükten sonra, belirli bir şekilde esnek çalışma isteğini belirtmişlerdir. Türkiye’de de uzaktan çalışma konusunda planlanmış uygulamalar olduğu gibi, bazı kurumların yeterince ön hazırlık yapmadan başlattıkları girişimler bulunmaktadır.
Kimler kazançlı?
Diğer taraftan Microsoft, Amazon, Apple ve Amazon gibi büyük teknoloji şirketlerinin, işin evden veya uzaktan yapılamasını sağlamak için güçlü teşvikleri bulunmaktadır. Uzaktan çalışma düzeni doğal olarak bu şirketlerin sunduğu hizmetlere olan talebin artmasına neden olacaktır. Bunların dışında büyük medya kurumları evde ve yöneticilerinin gözetiminden uzak çalışanların üretilen içerikleri tüketmesini; büyük perakende zincirleri sıkılan çalışanların alış-veriş yaparak sıkıntılarını hafifletmelerini beklemektedir.
Uzaktan çalışmanın yaygın bir uygulama haline gelmesinin doğal sonuçlarından biri kurumların kira giderlerinden hatırı sayılır tasarruf sağlamaları, bir diğeri de coğrafi sınırlamalardan bağımsız nitelikli çalışanları istihdam etmelerine imkan vermesidir. Çalışanların kurum içinde yaptıkları çeşitli tüketim harcamalarının azalacağı, mobilya amortisman giderlerinin hafifleyeceği de muhakkaktır.
Hiç şüphesiz pandemi sürecinde bütün çalışanlar aynı şekilde etkilenmiyor. Bu konuda bireysel nedenleri bir tarafa bırakarak, bu süreçten daha az olumsuz etkilenen kurumların özelliklerine bakmak öğretici olabilir. Pandemi öncesinde çalışanlarının içselleştirdiği güçlü bir misyona ve iş yapma biçiminde ve çalışanlar arasındaki ilişkilerde kendini gösteren bir değer sistemine sahip kurumlar bu süreci daha az sarsılarak veya sarsılmadan geçirmiştir. Çalışanlara seslerini duyurma imkanını sunan ve bu sese karşılık veren kurumlar doğabilecek sorunları önledikleri gibi, kurumsal bağlılığı artırmışlardır.
Çalışanlara tükenmeyle başaçıkmak konusunda yardımcı olan özelliklerin başında anlam duygusu hissetmek gelmektedir. Psikolojik sorunlarını konuşabilecek iş arkadaşları olanlar, aile ve arkadaşlarıyla sıkı bağları olanlar bu süreçten daha az zarar görmüştür. Ancak en belirleyici olan empatik bir yöneticiye sahip olmaktır.
Sonuç
Çok sayıda araştırma uzaktan çalışmaya geçilmesinden 13 ay sonra evlerinden çalışanların daha stresli ve mutsuz olduklarını beyan etmelerine rağmen, hayatları üzerinde çeşitli düzeylerde kontrol imkanı vermesi nedeniyle çok büyük çoğunluğun çeşitli ölçülerde uzaktan çalışmayı tercih edeceğini gösteriyor. Gelecekte çalışanlarına ilham veren, işbirliğini teşvik eden, onlara anlamlı bir iş yaptıklarını hissettiren, değerlere dayalı kimlik oluşturan ve eğlenceli bir çalışma ortamı yaratan kurumlar yetenekli çalışanların tercih edeceği kurumlar olacaktır.
*Bu yazı Sayın Acar Baltaş tarafindan kendi adini tasiyan blog sitesinde yayınlanmıştır.