Site icon Major Scope

PUSULA’ nı Buldun mu..? Ya peki YÖNÜ’ nü..?

Businessman with a compass holding in hand, color tone film look

WARNING: unbalanced footnote start tag short code found.

If this warning is irrelevant, please disable the syntax validation feature in the dashboard under General settings > Footnote start and end short codes > Check for balanced shortcodes.

Unbalanced start tag short code found before:

“https://nesrinfirat.com/blog/f/pusula-n%C4%B1-buldun-mu-ya-peki-y%C3%B6n%C3%BCn-%C3%BC)) *Bu yazı Sayın Nesrin Fırat tarafından 06 Ocak 2020 tarihinde kendi ismini taşıyan intenet sitesinde yayınlanmıştır. Bunu paylaş:Print”

Reading Time: 4 minutes

Yeni yılın; yeni getirileri ve götürüleri ile hayatımıza renk katacağı muhakkak. Son dönemde günün sorusu dedik madem, geçmişi, günümüzü ve geleceği de sorgulayalım istedim ilk makalede..

Hayatımız ne tuhaftır ki, kendimizi bilmeden kendimiz olmaya çalışırız. Nedir kendini bulmak dediğiniz sizce..? Ya peki size pusula olan kim…?

MEVLANA der ki;

insanlık yolunun her tarafı kanla ıslanmış;
dikkat et de kayma!
bu zamanda insan çalanlar altın
çalanlardan daha fazla.
duyarsın; hırsızlar sadece malı değil, aklı
da çalarlar.
Tamam, kendini önemseme;
Ama dikkat et, kendini de çaldırma!
ey hak yolcusu!
kendinde bir şey yoksa, düşmanı da yok
sanma!
hırsızlar altın peşinde koşuyor;
sen de altın madenisin kendinden habersiz olma!
ey insanoğlu!
hazine bulursun, ama ömür bulamazsın.
Sen uğraş da kendini bul;
Kendindeki gizli hazineyi araştır!
kendini bul,
bul, ama dikkatli ol, kendini çaldırma!
bu hak yolunda açıkgöz bir hırsız pusu
kurmuş, seni bekliyor.
bu hırsıza dikkat et de kendini çaldırma!

Peki kendini çalanlardan mısın, yoksa çaldıranlardan mı diye sorarak başlayayım ben de sorulara.. Her birini gerçekten sorar mısın kendine ve sorgular mısın kendini..

Maksat kendini bulmaktan geçiyor, yenilenmekten ve yenilere şahit olmaktan..

Eyvallah diyenlerinizle birlikte gelenlere de gidenlere de selam olsun demek gerek.

İş bu hal olunca sorular da, çelişkiler ve sorgular da dizilir peşi sıra.

Eh buyurun öyleyse, şöyle bir bakalım ne gelecek dilimize de kaleme dökülecek…

Birileri gelirken birileri gidiyor..

Güvenirken güveninizi yitirdikleriniz oluyor…

Hayatınızın rengini bulabilirken birçok renk hayatınızdan siliniyor…

Temizlik imandandır derken bir bakıyorsunuz çöplerin içine düşmüşsünüz…

Emek var derken hırsızlığa maruz kalıyorsunuz..

Her şeye eyvallah derken, bam telinize basıldığında bir canavar çıkıyor içinizden…

Satarken satışa gelenlerdensiniz…

Pazarlarken pazarlananlardan olursunuz..

Hak derken hukuk olur karşınızda…

Deli derken akıllıya hasret kaldığınız olur..

Hesap isterken veren durumuna geçersiniz…

Başladım derken, bitiş noktasında bulursunuz kendinizi…

Düzen derken düzensizlik hayatınızı kastediyor..

Mükemmeliyetçiyim derken bir anda dünyanın en dağınığı haline geliyorsunuz..

Toparlanmak mı o da ne acaba dediğiniz oluyor..

Kafa mıdır dağınık olan zeka mı,

İş midir dağıttığınız sermaye mi..?

Hayat mıdır bildiğiniz, kendiniz mi..?

Soru soran mısınız, sorguya çekilen mi…

Bağlantıda mısınız bağlı olan mı..?

Mutluluğunuzu mutsuzluğa anında çevirenleriniz olmadı mı..?

Hayat peki hep güzellikleri ile mi geldi yoksa güzel yönünden bakan gözleriniz ya da yüreğiniz mi oldu..

Kader mi yoksa keder mi oldu sizi siz yapan..?

Bildikleriniz miydi başarıya ulaştıran, bilmedikleriniz mi?

Yeter mi dediniz yoksa devam mı..?

Kargaşa mıydı yoksa karmaşa mı resmettiğiniz..?

Gönüllü mü oldu yaptıklarınız yoksa gönülsüz mü..?

Bulmak için mi yol aldınız, bulunmak mıydı asıl amacınız…?

Hedef mi gösterdiniz yoksa hedef mi oldunuz..?

Aradıklarınız mı ışık tuttu size yoksa siz mi ışık oldunuz arananlara..?

Nefes mi oldunuz, nefes mi aldınız..?

Hayat mı verdiniz ya da hayat mı oldunuz..?

Yüzmeyi bilmeden dalanlardan mıydınız, yüzmeyi öğretenle öğrenenlerden mi..?

Ukalalık ne kadar oldu hayatınızda, ya peki ukala mısınız..?

Dobralık mıdır yaptığınız, açık sözlülük mü ya da patavatsızlık mı dilden dökülen..?

Eleştiren miydiniz, eleştirilen mi..?

Neydiniz, ne oldunuz, ne olacaksınız..?

Açık mıydı ifadeniz yoksa saçık mı..?

Dünya mı dönen siz mi..?

Ulaşılmazı ulaşılır kılmalı mı yoksa vaz geçmeli mi..?

Önemsenmek mi önemli kılan sizi önemsedikleriniz mi..?

Okumakla anlamak arasında mı kaldınız, okumamayı mı tercih ettiniz…

Yeterli olan ile yetersizlik arasında mı kaldınız..

Karar verdiklerinizle kararsızlıklarınızın dengesini tercih mi ettiniz..

Tercih eden mi edilen mi oldunuz..?

Yarışta mısınız, yarışılan mı..?

Odaklanan mı odak noktası mı oldunuz..?

Körlük görememek mi görülmemek mi..?

Hatasız mısın hatalarla mısın..?

Öğrettikleriniz ile öğrendikleriniz arasında kaldınız mı..?

Başlangıçlarınız mı oldu başlattıklarınız mı..?

Nereden geldiniz düşündünüz mü, peki nereye gittiğiniz belli mi..?

Girizgahta yaptığınız yanlışın farkına vardınız mı yoksa umursamazlık mıydı hat safhada olan..?

Egonuz muydu sizi yöneten yoksa siz miydiniz egonuzun yöneticisi..?

Yönetmek miydi umursadığınız yoksa yönetilmek mi..?

Koltuktan düştünüz mü yoksa koltuk sevdanıza mı yenik düştünüz..?

Hayatımız pür-i pak oldu dedik mi yoksa pak mı eyledik kendimizi…?

Öğrettikleriniz miydi sizi siz yapan yoksa öğrendikleriniz mi…?

Çeki düzen mi eyledik, çeki düzen verilenlerden miydik..?

Girdiyle çıktısı uyuşmayanlardan mı olduk yoksa başabaş noktasını tutturanlardan mı..?

Ab-ı revan mı olduk, ab-ı revan mı eyledik..?

Bir nefeste bin ah mı çektik bin ah mı verdik..?

Emeksiz ekmek mi yedik, emeğine mi yenildik..?

Kendini bulanlardan mısın, yoksa kendinden kaçanlardan mı..?

Geleceğin şimdi mi, yoksa gelecek mi..?

Gelmişinden mi başladın geleceğinden mi geçmişinden mi..?

YÖNDER misin yönlendirilen mi..?

Kimsin SEN..? Nesin..? Nedensin…?

İş midir kovaladığınız, işletmeniz mi..?

Hal mıdır tavır aldığınız, hatır mı kattığınız..?

Hayretlerle izlemek midir aslolan yoksa hayır etmek mi icabeden..?

Işık mı oldu kılavuzun, yolun mu oldu yoksa bulduran ışığı..?

Hal midir tavrına hayran bırakan, hatır mı gönlüne sultan olan..?

Bilmek midir bilgin eyleyen, bildiren mi sözü söz eden..?

Kahrettiğin hayatlar mıdır seni senden alan, kahrolduğun anlar mı…?

Odağın mıdır odaklandığın, odağından koparan mı od düştüğün..?

Olaya hakimiyet midir olduran, olgunlaştıran mıdır hakim kılınan..?

Ham iken pişiren midir tadın tuzun, yanmak mı yoksa seni sen yapan…?

Gülmek midir yüzünde ki, güldüren midir yüreğindeki..?

Hayal midir gerçeği bulduran yoksa kader midir alnına yazılan..?

Düşte mi kaldın, geleceği mi buldun..?

Pusulan kim, beynin mi seni yöneten yoksa sen misin yöneten..?

….

Ah bu sorular.

Maksat ne peki… Hayatın anlamını bulmak yani kendimizi..

Eski zamanların birinde bir adam hayatın anlamının ne olduğuna takmış kafayı… Bulduğu hiç bir cevap ona yeterli gelmemiş ve başkalarına sormaya karar vermiş… Ama aldığı cevaplar da ona yetmemiş. Fakat mutlaka bir cevabı olmalı diyormuş. Herkese bunu sormaya karar vermiş…Köy, kasaba, ülke dolaşmış bu arada zamanda durmuyor tabi ki… Tam umudunu yitirmişken bir köyde konuştuğu insanlar ona:

”Şu karşı ki dağları görüyor musun, orada yaşlı bir bilge yaşar, istersen ona git belki o sana aradığın cevabı verebilir” demişler.

Çok zorlu bir yolculuk sonunda bilgenin yaşadığı eve ulaşmış adam. Kapıdan içeri girmiş ve bilgeye hayatın anlamının ne olduğunu sormuş… Bilge sana bunun cevabını söylerim ama önce bir sınavdan geçmen gerekiyor demiş. Bilge bir çay kaşığı vermiş adamın eline ve içine de silme bir şekilde zeytinyağı doldurmuş. “Simdi çık ve bahçede bir tur at tekrar buraya gel… Yalnız dikkat et kaşıktaki zeytinyağı eksilmesin eğer bir damla eksilirse kaybedersin”.

Adam gözü çay kaşığında bahçeyi turlayıp gelmiş. Bilge bakmış:

” Evet, demiş kaşıkta yağ eksilmemiş, peki bahçe nasıldı? Adam şaşkın…

”Ama demiş ben kaşıktan başka bir yere bakamadım ki“.

Şimdi tekrar bahçeyi dolaşıyorsun kaşık yine elinde olacak ama bahçeyi inceleyip gel, demiş bilge… Adam tekrar bahçeye çıkmış gördüğü güzelliklerden büyülenmiş muhteşem bir bahçedeymiş çünkü … Geri geldiğinde bilge, adama bahçenin nasıl olduğunu sorunca gördüğü güzelliklerden büyülendiğini anlatmış adam. Bilge gülümsemiş , “ama kaşıkta hiç yağ kalmamış” demiş ve eklemiş:

“Hayat senin bakışınla anlam kazanır. Sadece bir noktayı görürsen hayatın akıp gider sen farkına varmazsın… Ya da görebileceğin tüm güzelliklerin tam ortasında hayatı yaşarsın; akıp giden zamanın anlam kazanır…”

“Hayatının anlamı senin bakış açında gizlidir”

Güzel hikayedir, peki halâ hayatın anlamını mı sorgularsın..?

Bakışını güzel kılan sensen, seni güzel kılana seslen. O ki hayatını anlamlı kılandır..! Sensin seni sana yansıttığın, seni senden alma sakın..! (NEF)

((https://nesrinfirat.com/blog/f/pusula-n%C4%B1-buldun-mu-ya-peki-y%C3%B6n%C3%BCn-%C3%BC))

*Bu yazı Sayın Nesrin Fırat tarafından 06 Ocak 2020 tarihinde kendi ismini taşıyan intenet sitesinde yayınlanmıştır.

Exit mobile version