İnsan çok kez karar aşamasında sezgilerini kullanmaktadır. Bazen bilinçli olarak sezgilere güvenilmektedir, bazen ise farkında olmadan sezilerini seçmektedir. Peki bu sezgisellik veya sezgisel yaklaşım ne demektir?
Sezgiselliğe geçmeden önce bu kavrama zıt diyebileceğimiz “algoritma” kavramına değinelim. Algoritma; bir problemi çözmek için oluşturulan mantıklı, sıralı ve sonlu adımların tümüne denir denir. Ayrıca bir algoritmada herhangi bir belirsizlik asla yer almamalıdır. Başlangıç, hedef ve çözüm yolu net bir şekilde tanımlanmış olmalıdır. İşte bu yüzden algoritma ve sezgiselliği zıt kavramlar olarak kabul edebiliriz demiştik. Sezgisel yaklaşımda da başlangıç ve bitiş belirlidir. Fakat çözüm yolu net hatlarla belirlenmemiştir. Ama neden ? Neden böyle bir yönteme ihtiyaç duyulmuş olabilir? Algoritmayla her işimiz halledemez miyiz?
Cevap duruma göre değişir aslında. Biyolojik ve fiziksel kapasitemiz oranında düşünürsek cevap: hayır, algoritmayla her sorunumuzu halledemiyoruz. Çünkü bazen öyle karmaşık durumlarla karşılarız ki, problemi rasyonel bir yaklaşımla çözmeye 1 değil 10 insan ömrü yetmez hatta bazen çözüm yollarını hesaplamak için geçen süre sonsuzluğa bile uzanabilir. Bu durumda kurtarıcımız “Sezgisel Yaklaşımlar”dır. Durumu şöyle bir örnekle açıklamaya çalışalım:
Eminim çoğunuz en az bir kere satranç oynamıştır. İlk bir kaç adım için çok fazla düşünmenize gerek yoktur çünkü oynanabilecek taş sayısı veya hesaplamanız gereken durum sayısı çok değildir fakat oyunun ortalarına yaklaştık tüm durumları analiz etmek yerine sadece basitçe sezgilerimize -birazda mantığımıza- güvenir ve en anlamlı gelen hamleyi seçeriz. Zaten eğer hesaplıyor olsaydık işin içinden çıkamazdık.
Oynayabileceğimiz durumları bir kural,strateji çerçevesinde sınırlarız ve elimizde kalan hesaplayabileceğimiz daha az durum içerisinden en mantıklı bulduğumuz hamleyi seçeriz. İşte sezgisellik tamda budur.
Sezgisel yaklaşımda çözüm yolunun tam olarak belli olmadığını söylemiştik. Peki bu durum sezgiselliğin eksikliği midir ? Bu, duruma göre değişen bir sorudur. Eğer sezgiselliği kullanacağımız problemi doğru seçersek, muazzam bir zaman tasarrufu sağlayabilir. Öte yandan bu seçimi yanlış yaparsak aksi durumla karşı karşıya kalabiliriz. Yani vurgulamak istediğim şey şu :
Sezgisel yaklaşımın işlevselliği, doğru problemin seçilmesiyle paralel olarak artar veya azalır.
Son olarak sezgisel yaklaşım yordamının nasıl işlediğine bakacak olursak:
- Mümkün durumlardan herhangi biri ele alınır.
- Ele alınan duruma mümkün gidişler uygulayarak durum değiştirilir
- Yeni durum değerlendirilir.
- Gereksiz durum atılır
- Sonuca ulaşılmış ise çözüm tamamlanır, zıttı durumda yeni değer ele alınarak işlemler tekrarlanır.