Veda
Bu veda ne çok yakıştı sana…Nur oldu, ışık oldu, anlam katı bu veda sendeki derin karanlığa.
Gelme boşuna, konuşuruz umuduyla kapımı çalma. Eski günlerin hatırasına dalıp sakın ağlama… Ne oldu diye sakın ha sorma… Neler olduğu ayan, ne olduğu gün gibi ortada. Kendinden bile saklamaya çalışma, konuşarak haklı olmanın beyhude gayretine tutunma.
Tüm dünya hak verse de sana, içinde ne olduğunu biliyorsun sen, işte onu herkesten sakla, benden bile gizle kuytularına ama sakın kendinden saklama.
İçinde ne olduğunu gördüm ben. Sen konuşurken, sen sürekli anlatırken, sen birilerinden haklılık dilenirken; sustum ben. Ulaştı sana suskunluğum mesafeler ötesinden. Çıkarıp almak istedim seni, içindeki karanlığın ellerinden.
En çok sana üzüldüm yine sevginin ışığı sönmeden…
Ama o son hamlen, ah o son hamlen, bir türlü hedefini bulamayan kurşunlar, başımın üstünden gelip geçerken, sana baktım ben, attığın kurşunların arasından, gözlerine bakıyordum sessizce. Hiçbiri ulaşamadı hedefine. Ama benim sana son bakışım, ateş yağmurunun arasından işte o kazınsın belleğine.
Kurşunlara kızmadım ben, darılmadım benimle savaşına, beni incitmedi beni yaralamak istemen.
Ama kendime kırıldım ben, seni sevmelere darıldım, kendime kızdım ben ve kıyamadım sana beslediğim sevgiye de esasen.
İçini gördüm, çürüdü içimde sevgin.
Suskundur konuşmaya varmıyor dilim,
Bıraktı artık seni tutmuyor elim.
Veda etti artık seni sarmıyor sevgim.
Ve bu veda ne çok yakıştı sana…Nur oldu, ışık oldu, anlam kattı bu veda sendeki derin karanlığa.