Ufka Bak
Bir denizci kuralı der ki; deniz tutmasın diye, geminin en yüksek noktasına çık, sırtını sağlam bir direğe yasla, ufka bak ve yüksek sesle türkü söyle. Türkü söyle ki, karayla bağın kopmasın, sınırları olmayan bu diyarda, beyninden geçen ezgi sana ayaklarının bastığı toprağı anımsatsın. Bakmaya doyamadığın o güzelim dalgalar coşup öfkeyle çırpınmaya başladığında, her zaman saçlarını okşayan rüzgâr sert bir yumruk gibi alnına çarptığında, durma o daracık odalarda, tırman en yüksek noktaya. Dik gözlerini ufka, aç göğsünü rüzgâra türkü söyle bağıra çağıra ve inan; mutlak çıkacaksın karaya.
Bir yaşam kuralı der ki; elbet böyle biteviye dümdüz olmayacak yollar, böyle yeşil açmayacak bazen yapraklar, meyve vermeyecek bazen, bahar görmeden kuruyacak dallar. Bazen en umulmadık anda bitecek sevdalar, bazen bir hançer vuracak ciğerine zamanında çok sevdiğin dostlar… Yaşadıkça parça parça ömründen gidecek gönlünden dökülecek insanlar. O tadına doyamadığın anlar, o hafızandan silinmez sandığın adlar, kaybolacak öfkeli dalgaların arasına karışarak. İşte o zaman; çık yüreğinin en yüksek noktasına, sırtını yüreğine yasla, ufka bak ve türkü söyle bağıra çağıra. Ve sarsılmaz bir güvenle inan mutlaka huzura ayak basacağına…
Bir gün mutlak inmek üzere binmiş olduğun bu gemiden, bir gün mutlak bitecek bu seyahatten, ağzında tat, gönlünde huzur, yüreğinde bu huzurdan yansıyan nur… belki de tamamı budur. Bazen oturduğun yeri beğenmeyecek değiştireceksin, bazen yol arkadaşının dostluğu kâfi gelmeyecek sana, kalkıp selamlayacak, yola devam edeceksin başkasıyla. Hatırını kıramadığın o sevgili dostun hatırını saymadığını da göreceksin, hatırını hiçe saydığında olacak. Yol boyunca yaşattığın ne varsa, yolculuk bitinceye kadar yaşayacak, öğrenmen gerekeni öğrenecek, eğer gökyüzü kadar genişse yüreğin bilgelikle bitireceksin yolunu. Sevgiyle bakacaksın hatıralara. Öfkeyle kabardıkları için kızmayacaksın dalgalara. O çılgın rüzgârın, bu kapkara denizin, bu kızgın göklerin bir bildiği olduğunu anlayacaksın. Onunla savaşmayacaksın ama içinden güçlenerek çıkmanın bir yolunu bulacaksın.
Her zaman böyle güzel olmayacak yollar, bazen kırılacak tuttuğun dallar, bazen en umulmadık anda bitecek sevdalar, bazen yarı yolda bırakacak dostlar. Bazen hayatını dövecek öfkeli dalgalar. İşte o zaman, durma o küçük odalarda, inan bu anında mutlu bir an olduğuna ve huzura ulaşacağına, tırman yüreğinin en yüksek noktasına, sırtını yüreğine yasla; ufka bak ve türkülerini söyle hayatın kulağına bağıra çağıra…
Çiğdem ÖNAL