Bekle; sabırla ve sukut içinde…
Dinle; can kulağınla ve can evini…
İlerle; hiç yorulmadan ve hep onurla…
Bekle, bu yol senin. Telaş içinde aceleyle de adımlayabilirsin yolları, hiç fark etmeden öten kuşu, açan çiçeği, ağaç dalından sana gülümseyen baharı; sakin, kendinden emin, tadına vararak da selamlayabilirsin hayatı. Evet, içinde olacak bir büyük telaş, büyümeye ilişkin, sevdaya ilişkin, acılara ilişkin…
Büyümek isteyeceksin evet; çocuk bedenine sığmayacak enerjin, sınırlarını aşmak isteyeceksin, sokağının, bedeninin ve evinin. Sokakta oynarken farkına varacaksın evrenin. Koskoca dünya varken, sokağın sonuna, mahallenin sınırına kadar çizilmesin isteyeceksin hudutların. Büyüdükçe zaman zaman şaşkına çevirecek seni duydukların ve yaşadıkların….
Sonra aceleci olacak ister istemez adımların. Bir an önce çıkmak isteyeceksin içinden, katlanamam sandığın acıların, korkuların ve bazı anların. İşte o zaman; bekle, yavaşla…
İşte bu anda daha sakin olmalı adımların. İçini yakabilir acıların. Bir uçak yükselirken nasıl sarsılırsa türbulansta, işte öyle titreyecek kanatların. İşte o an yükselmenin bir bedeli var demeli sana aklın…
Bekle; sabırla ve sukut içinde…
En sonunda üstüne çıkacaksın elbet bulutların…
Tadına varacaksın mutlak bulutların üstünde olmanın…
Mavi kucaklayacak seni yolun sonunda, güneş değecek öpercesine sabretmeyi bilen alnına…
Dinle; can kulağınla ve can evini…
Hep anlatacak sana birileri ve mutlak kendi hikayelerini…
Elbet kulak vereceksin onlara…
Ama seni zorlayan her yolda, kulak ver içindeki adama…
Ne anlatmak istiyor sana…
Başkalarının hikayelerinden bakma kendi hayatına…
En sonunda can evine daldığında, bulacaksın orada büyülü bir dünya. Ve bu yolu nasıl yürüyeceğini anlatan bir bilge var orada…
Gir ve konuk ol içindeki odaya…
Dinle can evini, can kulağınla….
İlerle, hiç yorulmadan ve hep onurla…
Çünkü biliyorsun ki başkalarının hikayeleri senin yolunda yaşanmadı ve sen kendi yolunu çizdin içinde mahallesine sığmayan küçük çocukla…
Ve büyüdün kendi masallarınla. Kahraman oldun kendi kitabında. Öyleyse; kaldır başını, dik gözlerini ufka…
Ne yapmış olursan ol, bağışla hatalarını, al sar göğsüne kendi başını, sonra sarıl omuzuna, sen yalnız onunla vardın bulutların diyarına ve o oradaydı daima acının ve sevincin kıyısında. Kimseye haksızlık etmediysen dönüp bakma ardına; yürümeye devam et, hiç yorulmadan ve hep onurla…